5 Aralık 2006 Salı

ÖĞRETMENLER, AKADEMİSYENLER, EĞİTİMCİLER VE ÖĞRENENLER GÜNÜ

















Sayın Hanımefendiler, Beyefendiler,
Değerli Konuklar,
Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi olarak hazırladığımız
24 Kasım Öğretmenler Günü'nü Kutlama Programı'na hoş geldiniz, onur verdiniz!
Hepimizin Öğretmenler Günü kutlu olsun!
Ay-lin:)


ÖĞRETMENLER, AKADEMİSYENLER, EĞİTİMCİLER VE ÖĞRENENLER GÜNÜ

Birçok şeyi dünyadan örnek aldık ama bizim de örnek olduğumuz güzel bir alan var; Köy Enstitüleri… Ben devamı olan İlk Öğretmen Okulu ve Eğitim Enstitüsü çıkışlıyım. Ve o yatılı okullar olmasaydı çok zor koşullarda okuyabilecektim.

YTÜ Eğitim Fakültesi tarafından hazırlanan “Öğretmenler Günü” zaman zaman bana çok duygulu anlar yaşattı. Gözyaşlarıma hakim olamadığım durumlar oldu… Ben istesem de istemesem de sele dönüştü yaşlarım an an… İlk Öğretmen okuluna geldiğimde “hoş geldiniz” gecesi - eğlencesi yapılmıştı. Bir süre sonra da “hoş bulduk” gecesi – eğlencesi yapıldı. Bu her sene yineleniyordu. Ve çok coşkulu geçerdi.

Törende, “Öğretmen Marşı”nı dinlemek inanılmaz bir anlam taşıdı bu yüzden.
Gençler harika… Onlara olanak tanımak yetiyor, kendilerini ifade etmeleri için. Ve bizim de öğrenmemizde haklı yerlerini alıyorlar…
Sahnede gülen bir yüz. Gruba arada talimat veren bir güzel. Derste takılmayı düşünüyorum. Öğrencilerime takılmayı çok seviyorum. Bazen tam bir hafta düşünüyorum, gülümseyerek. Halk oyunlarını çok seviyorum. Ortaokuldayken ben de oynuyordum. Doğrusu kıyafetleri çok göz alıcıydı.

Öğrenciler doğrudan sahneye çıkmadılar. Kapıdan girdiler sırayla ve başladılar konuşmaya. Herkes bir mesleği temsil etmiş, güzel sözlerle bu betimleniyor. Doktorla başladılar. Özellikle not aldım bakalım nasıl gidecek diye. Aşağı yukarı hiçbir mesleğe haksızlık yapmamışlar. Mimar, heykeltıraş, ressam, çiftçi, müzisyen, avukat, şair… Öğrenciler konuşurken mesleklerle ilgili görseller geçiyordu duvara yapılan yansıda... Şairde Atilla İLHAN gösterildi. En son “öğretmen” mesleği dillendirildi ve görselleştirildi. “taşları değil, zihinleri yontarım… Övündüğüm kim varsa benden alır ününü…” Sözleri aklımda kalanlardan…

Bir emekli öğretmen konuşturuldu. “Artık gözlüksüz olmuyor, kusursa bakmayınız,” diye başladı. Ve “gençlere güvendiğini,” söyledi.

Genç öğretmenler adına 4 yıllık bir öğretmen konuştu.

Öğretmenlere yazılmış bir mektup okundu, öğrenciler tarafından yazılan…

“Kenar Mahalle” isimli bir öykü çok etkiledi beni. Başaramaz denilen kenar mahalle çocuklarının yıllar sonra başardıklarına tanık olunmuş ve nedeni araştırılmış. Ve bu başarıda muazzam katkısı olan yaşlı bir öğretmene ulaşılmış. Kendisine bunun nedeni sorulduğunda verdiği yanıt beni yürekten vurdu. “Ben o çocukları çok sevdim.” Öğretmen bunu yapmalı işte. Gerçekten sevenler bu alanda çalışmalı. Ancak sevgi, tutku, sorumluluk başarıya götürür, başarılı olunmasını sağlar.

Eğitim fakültesi öğrencileri tüm yeteneklerini sergilediler. Gitar, saz çaldılar. Yerli, yabancı parçalardan örnek sundular. Türküler söylediler ve oynadılar.

Bir Ar. Gör. “Öğretmenlik üzerine” konuştu. “Zeynep Öğretmen”i bir öğrenci seslendirdi.

Bu arada İAGSL den öğrencim Başak aradı. Salondan çıkıp onu dinledim. Verdiği mücadeleyi anlattı, öğretmenler günümü kutlamadan önce… Gerçekten okuyanların, çalışanların yani başkalarına yalakalık yapmadan ve başkalarını kullanmadan bir şeyler yapmak isteyenlerin işi zor.


















“Zeybek” ekibinde Atatürk zeybek kıyafetiyle sahnenin duvarında yerini aldı öncelikle.

Oratoryo ve “Öğretmen Marşı” ile törene konulan harika bir nokta ile güle güle dendi…


















Son derece kibar olan sunucumuz Aylin (YAVAŞ) Hanım, sevimliliği ile sahneyi doldurdu. Kendisine, Eğitim Fakültesinin tüm idareci, akademisyen, öğrenci ve personeline yürekten teşekkürler…

Sevgili öğrencilerim ve arkadaşlarım kutlama mesajları gönderdiler bol bol ve telefonla aradılar. Ben oditoryumda – dinleme salonunda duygulanarak töreni izlerken çok sevgili 2 öğrencim de ziyaretime gelmişler ellerinde bir tomurcuk kırmızı gülle… Dersimden mezun oldukları halde dostluklarını bitirmeyen bu iki değerli öğrencim eskimeyeler arasında kalacaklar sonsuza dek. Yavuz ve Sedat… Sedat dersimde gitarıyla harika bir konser vermişti. Unutulmazlarım arasındadır. Yavuz ara sıra gelir dertleşiriz, sohbet ederiz uzun uzun. Onların çiçekleri bana bir anımı yaşattı tekrar. Yıllar önce Eyüp’te çalışmıştım. O zaman öğrencilerime diyordum ki, “bana hediye alacağınıza kendinize kitap hediye edin, bu bana verilecek en güzel armağandır.” Bu sözüm zamanla yerleşti. Ya sınıfta arkadaşlarına bu sözü söyler ya da aldıkları kitapları bana gösterir olmuşlardı. Bunlar beni o kadar mutlu ediyordu ki.

Kitap okutmanın yolları çeşit çeşit. Burada da özellikle “kitap kapağı tasarımı” koydum konularımın arasına. Ancak okudukları kitapların kapaklarını tasarlayacaklar. Bir sene tamamen serbest bırakmıştım. Birçoğu ders kitabı kapağı yapmıştı. Araştırınca öğrendim ki kitap – roman – öykü – şiir vs. - okumadıkları için ders kitabı kapağı tasarlıyorlarmış. Tabii öğrenince önlemimi aldım. Bazıları da okumamak için kendileri öykü kurguluyorlar. Eğer önceden kitap okuduklarını öğrenmişsem sesimi çıkartmıyorum.

Sevgili Nabi mutlaka yanında bir tasarım bulunan kutlama gönderir. Eskimeyen öğrencilerimdendir. Öyle güzel bir kızı var ki… Gözleri ömre bedel.

Sevgili Eser, her zaman ki inceliği, duyarlılığı ile kutlar özel günleri, adına layık cümlelerle… Sevgili Şenel internetten yetişemediyse cep telefonundan mutlaka yetişir. Şimdi çalışıyor. Anladığım kadarıyla başını kaşıyacak vakti yok. Önemli olan mutlu olması tabii. Bir iki kez iş değiştirdi.

Sevgili ISC, her ne kadar bize sazını dinletmedi ise de yazdı mı ozanlara taş çıkartır. Bence yazmalı, öykü, şiir… Sevgili meslektaşım salt öğrencilere matematik öğretmekle yetinmemeli. Gerçekten yazmalı… Sevgili Süheyla’nın yazdıkları; “Öğrencilerinin özgürlük merkezi olan, onlara hayatta kendine güven farkındalığının nasıl ortaya konulduğunu gösteren canım ablamın yani hocamın öğretmenler günü kutlu olsun… Sevgiler… ISC”
Ve yeğenlerim, unutmazlar. Biri Şehir Bölge Planlamacı, diğeri akademisyenliği seçti, meslektaşım.

Tüm arkadaşlarıma ve çalıştığım diğer okullarımdan arayan öğrenci dostlarıma verdiğim yanıt;

CANIM ÖĞRETMENLERİM

Bana eğitimci olmanın güzelliğini, sorumluluğunu kazandıran ve öğrenmeme, araştırma yapmama neden olan yaşamımın anlamı başta babam ve annem olmak üzere tüm öğretmenlerime, eğitimcilere, akademisyenlere yürek dolusu şükranlarımı, sevgilerimi, teşekkürlerimi iletiyorum. Her gün öğretmenlerindir, akademisyenlerindir, öğrenenlerindir…

Sevgiler…

27 – 11 - 2006 / İSTANBUL


http://www.tulaycellek.com/tulay/eser.asp?id=777 (30.11.2006)

Tülay ÇELLEK

Yıldız Teknik Üniversitesi
Sanat ve Tasarım Fakültesi
Sanat Bölümü Öğretim Görevlisi

http://www.tulaycellek.com

tcellek@yildiz.edu.tr


Bu yazı salt www.amatorceedebiyat.com
ve www.tulaycellek.com sitelerinde yayınlanır

Tülay ÇELLEK


















24 Kasım 2006: İlk Öğretmenler Günü'm. Yıldız-Oditoryum'da öğrencilerimle; daha iyisi güzel arkadaşlarımla :)

Elveda YTÜ ve İstanbul, merhaba BANÜ ve Bandırma!

                                                   Yaklaşık 15 yıl  #ARGEdeLiderYTÜ ’de (ve bir yıl dünyanın en saygın üniversitelerinden Co...