27 Aralık 2010 Pazartesi

RÜYA GÖREN KIZ


Edirne Uzunköprü Adalet Gazetesi
Yıldız Teknik Üniversitesi
Öğr. Gör. Aylin Yavaş, aylinyavas@gmail.com

RÜYA GÖREN KIZ
‘‘Anne ile dolu geçmişe gülümseyen bir yüz…
İntihar eden bir kadının kendisi ve geçmişiyle hesaplaşması…
Gerçek hayatta yaşamak yerine zihnindeki dünyada var olmayı seçen bir minyatür sanatçısı… Evliliği boyunca kişiliği örselenmiş bir eski İstanbul hanımı…
Tekdüze giden yaşantısına bir tat katmak isteyen Gülsüm’ün hayal kırıklığı…
Renklerle, sorgulamalarla çevrili bir adam…
Ve arafta kalan dört ruh…’’
Bunların hepsinin bir arada olduğu ‘‘Rüya Gören Kız’’ adlı öykü kitabıyla Nil Esra Başaran bizi sözcüklerin evrenine sürüklüyor. 1977 yılında İstanbul’da doğan Nil Esra Başaran, yıllarca İstanbul’da yaşamanın verdiği içsel zenginliğini ‘‘Rüya Gören Kız’’daki sözcük seçimiyle yansıtıyor. 1999’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Amerikan Kültürü ve Edebiyat Bölümü’nden mezun olan Nil Esra Başaran’ın ‘‘80’lerde Çocuk Olmak’’ adlı kitapta bir yazısı yayımlanmıştı. Halen Yıldız Teknik Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu’nda İngilizce öğretim görevlisi olarak çalışıyor ve Adı Yok’ta köşe yazarlığı yapıyor. Bu yazıda da Nil Esra Başaran ile Kasım ayında Yitik Ülke Yayınları’ndan yayımlanan ilk öykü kitabı ‘‘Rüya Gören Kız’’ üzerine yaptığım röportajı okuyacaksınız. 
-       "Rüya Gören Kız" kimdir?
-       Benim.
-       ‘‘Rüya Gören Kız’’ neyi anlatıyor?
-       Kitap iki bölümden oluşuyor. İlk beş öykü kadın odaklı. Farklı sosyo-kültürel geçmişlerden gelen, kırılganlıkları, hayal kırıklıkları olan kadınların öyküleri. Okuyucuyu şaşırtmayı seviyorum. Bu nedenle beklenmedik sonlarla bitiyor bazıları. “Düş” böyle bir öykü.  Son dört öyküde yaşam ve ölüm arasındaki dört kişinin dünyasına giriyor.
-       ‘‘Rüya Göre Kız’’ı yazarken esinlendin mi? Yoksa tamamen mi kurgu?
-       Her yazar kişisel tarihinden bir şeyler katar satırlara, satır aralarına… Yazdıklarıma bakınca çocukluğumdan, özellikle Annemle aramızdaki bağdan çok etkilendiğimi görüyorum. Ama doğrudan bunları aktarayım diye başlamıyorum yazmaya. Her şey kendiliğinden gelişiyor. Yaşadığım semtler, gördüğüm yerler, tanışıp konuştuğum insanlar, kısaca hayat bütünüyle esin kaynağım.
-       Kitaptaki öyküler ve rüyalar arasında nasıl bir ilişki var?
-       İlk öykü hariç diğer dokuz öykü Latince numaralandırılmış bir rüya ile başlıyor. Bazılarını gördüğüm rüyalardan esinlenerek yazdım; bazıları da kurgu. Rüyalar ve ardından gelen öykülerin birleştikleri ortak bir nokta var. Bu bir isim, mekân, meslek ya da duygu olabilir.
-       Neden Latince başlıklar ve sözcükler var? Neden dokuz bölüm var?
-       Aslında o da planlanmış bir şey değil. Yazarken aklıma geldi Latince başlıklar ve sözcükler. Kadim kültürlere ve eski zamanlara her zaman ilgim vardır. Antik Yunan, Mısır ya da İslam Medeniyeti, özellikle Osmanlı… Belki bunların dışa vurumudur bu tür ifadeler. Dokuz bölüm olması ise kendi kendine gelişen bir süreç. Özel bir sebebi yok.
-       Kitabın kapak tasarımı nasıl oluştu?
-       Kapak tasarımını Savaş Çekiç yaptı ve içime sinen bir çalışma oldu.
-       Dilini neye borçlusun?
-       Çok okumaya. Özenerek yazarım. Bazen bir kelime ya da paragraf için uzun uzun düşündüğüm olur.
-       Başka türlerde yazıyor musun?
-       Şiir denemelerim oldu fakat üzerinde fazla yoğunlaşamadım.
-       Yazarken nasıl bir Esra oluyorsun?
-       Öykünün içeriğine göre halden hale giriyorum. Yazdığım süre içinde karakterlerle birlikte yaşıyor, hissediyorum. Yorgunluğumu alıyor, beni yeniliyor yazmak.
-       Yazmaya ne zaman başladın?
-       Yirmi yıl önce.
-       Neden yazıyorsun? Yazmak senin için neler ifade ediyor?
-       Bir öykümde şöyle bir cümle var: Sözcüklerin evreni kurduğum düşlerle öylesine bir ki yazmasam olmaz… Anı dolu dolu, hissederek yaşıyorum. Zihnimde pek çok duygu, düşünce, söz birikiyor. Bunları kâğıda aktarmazsam yapamam gibi geliyor bana. Yazmak benim için hem dinlence,  eğlence hem de terapi.
-       Yazmanı nasıl geliştirdin? Her gün yazar mısın?
-       Yazı atölyesine gitmedim. Gitsem üslubum, yazdıklarımın içeriği daha farklı olur muydu bilmiyorum? Okuyarak, çok okuyarak ve yazarak geliştirdim diyebilirim. Her gün yazamıyorum iş ve hayat temposunun yoğunluğu nedeniyle. Fırsat bulduğum her an kâğıdı kalemi elime alırım.
-       Peki, ikinci kitabına hazırlık yapıyor musun?
-       Evet. İnşallah ikinci kitap bu sene içinde Carpe Diem Yayınevi’nden çıkacak.
-       Yüreğine ve emeğine sağlık Esra’cığım, ikinci kitabını okumayı sabırsızlıkla bekliyorum.
-       Teşekkürler.

Not 1- ‘‘Rüya Gören Kız’’ın fotoğrafları: http://www.facebook.com/album.php?aid=254639&id=755466848&l=75b683fbf6
Not 2- Nil Esra Başaran’a snowdrops12@hotmail.comden ulaşabilirsiniz. Ayrıca blogu Sefine-i Aşk’tan (http://esrailhan.blogspot.com/) yazılarını takip edebilirsiniz.

Elveda YTÜ ve İstanbul, merhaba BANÜ ve Bandırma!

                                                   Yaklaşık 15 yıl  #ARGEdeLiderYTÜ ’de (ve bir yıl dünyanın en saygın üniversitelerinden Co...